top of page
Kale-Mah.jpg

KINIK CADDESİ

Fotoğraflar ve metin:

FATİH KURUNAZ

kinikcaddesi_harita-Model_YT_web.jpg

Kınık Caddesi, Pergamon[i] antik kentinin mükemmel şehircilik anlayışı ile kurulmuş olduğu Kale Tepesi’nde, geçmişten günümüze iki mahallenin ova yerleşimi ile ilişkisini hala sağlayan ve Kozak bölgesini yakın çevre ile buluşturan önemli bir geçiş yoludur. Bergama’dan sonra en yakın beldelerden birisi olan Kınık yolu üzerinde bulunduğundan bu ismi almıştır. Kınık Caddesi’nin, Abacıhan Sokak ile Parmak Batıran Caddesi arasında kalan ve Kale Mahallesi’nin yola bakan cephesini oluşturan kısmı bu çalışmanın kapsamını oluşturmaktadır.

Görsel01. Alman Arkeoloji Enstitüsü (DAI

 

Arkeolojik verilere bakarak Kale Tepesi’ndeki yerleşimin M.Ö. 3. yy’da şekillendiğini görüyoruz. Yapılan yüzey araştırmaları ve kazı çalışmalarından Pergamon kentinin önemli krallarından II.Eumenes[ii] döneminde en geniş haline kavuşan kent surlarının günümüzdeki Kale Mahallesi’nin içerisinden geçtiği bilinmektedir. Kozak-Kınık istikametinde sırasıyla Ulucami, Talatpaşa ve Kurtuluş mahallelerinin halk arasında bilinen ortak ismi olan ‘Kale Mahallesi’ndeki ticari işletmeler; Kozak[iii] bölgesinden gelen tatlı suların birikerek oluşturduğu Selinos Deresi boyunca şekillenen yol üzerinde ilk olarak Kınık Caddesi’nin başlangıcında görülmeye başlar. Bu anlamda çalışma kapsamında yer alan mahalleler ile doğrudan ve dolaylı ilişki halinde olan ticari işletmelerden yalnızca Abacıhan Sokak ile Parmak Batıran Caddesi arasında kalan dükkânlar inceleme alanını oluşturmaktadır. Bu yapıların öncelikle tarihi doku içerisinde yer almaları, bir kısmının korunması gerekli mimarlık eserleri olmaları gibi sebepler ve mahalle ile ilişkilerinin caddenin diğer tarafındaki dükkânlardan daha güçlü olması geçmişten gelen kültürel birikimlerinin bir sonucudur.

 

1891 yılına ait Aydın Vilayet Salnamesi’ne göre ‘Bergama’da 53.823 Müslüman, 10.250 Rum, 809 Ermeni, 258 Bulgar, 495 Yahudi ve 76 Ecnebi’ olmak üzere toplam 65.711 kişi yaşamaktaydı. 20. yy başlarında ise toplam nüfus 75.897 kişi olarak kayıtlara geçmiştir. Buna göre toplam nüfusun yaklaşık %15’ini Rumlar oluşturmaktadır. 23 cemaat kilisesi ile 31 rahibin bulunduğu dönemdeki Bergamalı Rumlar’ın küçük bir kısmı yerli olduğu, çoğunluğun ise Lesvos[iv] adasından, Mora yarımadasından ve Ege’nin diğer adalarından geldikleri görülmektedir. Rum Cemaati tarafından 1914-22 yılları arasında hazırlatılan haritalamayla karşılaştırıldığında çalışma alanındaki yapıların konumlarında ve konut-dükkân şeklinde karma kullanımlarında çok az değişim yaşandığı, bazı yapıların yıkıldığı veya günümüzde yerinde daha farklı yapılar olduğu anlaşılmaktadır.

 

1878 yılında Bergama kazılarına başlayan, özellikle 1950’li yıllara kadar olan dönem için görsel ve yazılı kaynaklarından yararlandığımız Alman Arkeoloji Enstitüsü (DAI) arşivinden edinilen fotoğrafa göre yapıların mübadele sonrasında ve 1960’larda henüz ciddi bir değişim yaşanmadan kullanılmaya devam edildiği görülmektedir. Kozak ve Kınık arasında önemli bir bağlantı yolu olan cadde, sözlü tarih araştırması verilerine göre özellikle nalburların, demircilerin, yedek parça satıcıları, hırdavatçılar, matbaa ve kireççiler gibi farklı alanlarda hizmet veren dükkânların bir arada olduğu daha çok “hafif sanayi tesisi” konumundadır.

[i] Pergamon: Hellenistik dönemin en görkemli yerleşim merkezlerinden biri olan Pergamon’un (Bergama) kurulduğu Kale Tepesi’nin tarihi günümüzden 4 bin yıl öncesine kadar gitmektedir. M.Ö. 281-133 yılları arasında Attalidler Hanedanlığı tarafından yönetilen kent, Pergamon Krallığı’na başkentlik yapmıştır. Yaklaşık 330 metre rakımlı tepe üzerine kurulup yamaçlardan eteklere doğru yayılan kent, teraslar üzerine inşa edilerek görkemli bir görüntü kazanmıştır. Kale Tepesi’nde; Kral sarayları, Athena Tapınağı, Zeus Sunağı, tiyatro, Dionysos Tapınağı, Demeter Tapınağı, gymnasium, Traian Tapınağı, kütüphane, su sarnıçları, konutlar, çeşmeler gibi birçok yapı kalıntısı ören yeri niteliğindeki Bergama Akropolü’nde ziyaret edilebilmektedir.

[ii] II.Eumenes: M.Ö. 281-133 tarihleri arasında Attalidler Hanedanlığı tarafından yönetilen Pergamon antik kentinin dördüncü kralı. I.Attalos’un oğlu olan II.Eumenes (M.Ö.197-159) döneminde kent en geniş halini almıştır. Yöneticilik yaptığı süreçte, zamanla 200.000 kitaplık bir birikime sahip olacak Pergamon Kütüphanesi’ni büyütür. Kuzu ve keçi derilerinden yapılan ve bugün parşömen olarak bilenen Pergamene Karte'nin geliştirilmesinin ve kullanılmasını yaygınlaştıran Bergama kralıdır.

 

[iii] Kozak Bölgesi Türkiye’nin en kaliteli çam fıstıklarının yetiştiği bir yayladır. Antik çağdan günümüze çam fıstığı, üzümü ve şarabı meşhurdur. Bölgede Aşağıbey Köyü (Mahallesi) yakınlarında Roma Dönemi’nden kalma kaplıcalar ve Perperene antik kenti yer almaktadır. Bergama-Ayvalık yol bağlantısının da bulunduğu alanda, doğa yürüyüşleri, piknik ve etkinlikler de düzenlenmektedir.

 

[iv] Günümüzde Midilli olarak da bilinen gerçek adıyla Lesvos Adası (Yunanca: Λέσβος 'Lésvos'; Osmanlıca: مدللى), Ege Denizi'nin kuzeydoğusunda bulunan, dağlık bir Yunan adasıdır. Yunanistan'ın ana karasından çok Türkiye'nin Ayvalık ile Burhaniye ilçelerine yakın olan ada, Girit ve Eğriboz'dan sonra Yunanistan'ın en büyük üçüncü adasıdır. Başkenti Mytilene'dir. Ünlü Yunan şairleri Alcaeus ve Sappho'nun memleketidir. Barbaros Hayreddin Paşa 1467 yılında bu adada doğmuştur.

Rum Mahalleleri A3_web.jpg

1980’lere gelindiğinde caddede konumlanan dükkânlarda fiziksel anlamda kayda değer bir değişim gözlenmezken,  işlevsel açıdan bir kısmının 80’lerde gelişen turizm paralelinde fonksiyon değiştirmeye başladığı anlaşılmaktadır. Bergama gibi çok katmanlı kültürel bir yapıya sahip kentte; yaya turistlerin ve grup turlarının artması, kültürel öğelere taleplerin oluşması sonucunda cadde boyunca sıralanan dükkânlar el değiştirerek antika, halı, kilim gibi yöresel öğeler satmaya başlamıştır. Bu değişim sürecine ayak uydurmak amacıyla bazı alanlarda düzenleme projeleri hazırlanarak, yeni yollar yapılmıştır. M.S. II. yy’da, Roma Dönemi’nde Mısır tanrılarına adanarak yapılan Kızıl Avlu[i] (Mısır Tanrıları Tapınağı)’nun artan turizm aktiviteleri sebebiyle ören yerine dönüştürülmesi ve çevre düzenlemesi yapımı sürecinde Kınık Caddesi’nin Kızıl Avlu yakasındaki dükkânların çok büyük kısmı 1990’ların başında, Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın döneminde yıkılmış ve bu işyerlerinin birçoğu yeni sanayi bölgesine taşınmıştır.

Çalışma alanının bugünkü durumunda toplam 25 ticari işletme yer almaktadır. Bunlardan 1 tanesinin yıkılan binadan kalan geniş avlunun işlevsel olarak hizmet verdiği diğer 24 işletmenin kısmen değişerek korunabilen yapılar şeklinde dükkân olarak kullanıldığı görülmektedir. Tarihi dokuyla iç içe olan dükkânlardan 12 tanesi tarihi tescilli yapı olarak envanterde yer alırken tüm dükkanlar Kentsel+III.Derece Arkeolojik Sit alanın içerisinde bulunmaktadır.

 

Dükkânlar işlevsel açıdan incelendiğinde; 1 tütüncü, 2 bakkal, 2 tütün tüccarı, 4 antikacı-halıcı, 1 antikacı, 1 antikacı-tamirci, 4 boş dükkân, 2 berber, 1 hediyelik eşya satıcısı, 4 halıcı-kilimci, 1 hotel, 1 oto ve halı yıkama ile 1 kafe bar fonksiyonlarına sahip oldukları görülür. 

 

Çalışmanın gerçekleştirilmesi sırasında bölgede doğup büyüyen kişilere danışılmış, arşiv ve görsel taramalar yapılmış ve ağırlıklı olarak beş kişiden bilgi desteği alınmıştır: Caddenin en eski esnaflarından Fahri Alkaya[ii], Muhtar Nizamettin Büken[iii], esnaf ve sözlü tarih araştırmacısı Emin Urgun,

016_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0055_w

günümüzde esnaf olup mahallede büyüyen Namık Demirören, eski Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın, Kurtuluş Mahallesi doğumlu olan eski Bergama Ticaret Odası Başkanı Ali İhsan Süter. Araştırma sürecinde dükkân sahiplerinden alınan bilgilerle, yazılı ve sözlü tarih araştırması harmanlanarak nihai çalışma elde edilmiştir.

Antik çağdan günümüze büyük bir değişim ve gelişim gösteren Bergama’da hiç kuşkusuz Kınık Caddesi de kendine düşen payı almaktadır. Araştırmada görüldüğü gibi erken dönemde Rum, Ermeni, Yahudi ve Türkler’in kolektif birlikteliği ile şekillenen cadde; 1900’lerin başında şehrin dış konturlarında kalan ve hafif sanayi dükkânlarının toplandığı bir yer olarak gelişmiştir. 1950’lerden itibaren hikâyesi daha net okunabilen cadde, hırdavatçıdan araba yedek parçacılarına, kireççilerden kapı-pencere-kepenk tamircilerine doğru evrilmiştir. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de 1980’lerde hızlanan değişim sürecinde özellikle de endüstriyel ürünlerin hayatımıza daha çok girmesi, bant üzerinde toplu üretimin ucuzlamaya başlaması gibi nedenlerle halkın tüketim alışkanlıkları da değişmiş, eski günlerini özlemle anmaya başlayan zanaatkâr topluluk ve esnaf ya tek tük kalmaya başlamış ya da dükkânlarını boşaltarak bölgeden ayrılmıştır. Aynı süreçte yaygınlaşmaya başlayan kültür turizmi ise Bergama gibi bir şehirde; halıdan kilime, antikadan değerli el ürünlerine birçok alanda Kınık Caddesi dükkânlarını yine kültürel ürünlerin satılacağı mekânlara dönüştürecektir. Ne vardır ki burada en çok rağbet edilen satış ürünleri yine bölge insanı tarafından yıllar önce üretilmiş, kullanılmış ve tamir edilerek hayata yeniden sokulmuş ürünlerdir.

 

[i] Kızıl Avlu (Mısır Tanrıları Tapınağı): Roma İmparatoru Hadrianus Dönemi’nde (M.S. 117-138) Mısır tanrıları adına inşa edilen tapınak, Pergamon’un ovadaki en görkemli yapısıdır. Kızıl Avlu olarak anılması, ana yapının tamamen tuğladan yapılmış olmasından kaynaklıdır. Fakat antik çağda bu tuğlalar tümüyle mermerle kaplıydı. Bugün üzerinde birçok konut ve işyerinin bulunduğu İstiklal Meydanı’na kadar uzanan 200x100 metre ölçülerindeki avlusuyla bu görkemli yapıyı inşa etmek için Selinos Çayı üzerine yapılan (180 ve 200 metre) uzunluğundaki iki tonozlu alt yapısı ile oldukça ihtişamlı bir yapıdır. Tapınak M.S. 5. yy’da kiliseye dönüştürülmüştür. Ana yapının her iki yanında yer alan yuvarlak yapılardan kuzey yönündeki kule ise bugün cami olarak kullanılmaktadır. Tapınağın güney yanında ise sinagog yer almaktadır. Bu yönüyle Kızıl Avlu’nun bulunduğu alan, pagan inanışlardan sonra, yakın döneme dek tek tanrılı üç dinin buluştuğu bir merkez haline gelmiştir.

 

[ii] Fahri Alkaya, 1945 doğumlu. Ailesiyle 1970’lere kadar oturduğu Talatpaşa Mahallesi’nden taşınarak Mermer Direkler Çıkmazı’na yerleşiyor. Çıkmazdaki evinde bugün oturmasa da ondan bahsederken “50 yıldır o evde oturuyor gibiyim” diyor. Çünkü hem çocukluğu bu mahallede geçmiş hem de yıllar önce işinden emekli olmasına rağmen hala bu bölgedeki mütevazi dükkânında en sevdiği işi yapıyor: Tenekecilik. Babası Vahit Alkaya, 1937 yılında başladığı tenekecilik işini 1965 yılında vefat edinceye kadar sürdürmüş. Çırak olarak yetişen Fahri Bey, babasının vefatının ardından abisi Hikmet Alkaya ile ortak olarak çalışmaya devam etmiş. 1976 yılında abisiyle birlikte bu dükkândan caddenin karşı tarafına taşınmış. 1979 yılında abisinin vefatından sonra da tek başına işini sürdürmüş. 41 yıllık bir meslek hayatı var. Bu emek yıllarında evlenip iki çocuk sahibi olmuş. Fahri Bey çocuklarını kendi iş hayatına karıştırmıyor çünkü mesleğinin eski günlere göre az aranır olduğunun farkında. Az kazandığını ama hep öz kazandığını söylüyor. Onun için önemli olan dürüst esnaflık, sevmek ve sevilmek. “Bu yüzden hiç aç kalmadım, hep işim vardı, az da olsa evine hep ekmek parası götürebildim” diyen Fahri Alkaya bugün bu özellikleri ile caddede herkesin tanıdığı, sevdiği bir esnaf.

 

[iii] Nizamettin Büken, 1957 yılında Kurtuluş Mahallesi’nde doğdu. Çocukluk ve okul yıllarının ardından iş hayatında bile hep bu bölgedeydi. 2019 yerel seçimlerinde muhtar olarak seçildi. Kendisiyle görüşmemizde doğup büyüdüğü mahalleye olan bağlılığından ve gönül borcundan dolayı aklındakileri gerçekleştirmek için muhtar olduğunu söylüyor. Çiftçilikle uzun yıllar uğraşan Nizamettin Bey artık işi gücü çocuklara bırakmış. Eşinin mahalleden ayrılarak bir apartman dairesine taşınmayı istemesine karşın kendisi, babasının anılarıyla dolu evinden ve yakın çevresinden ayrılmamaya kararlı. Gönül borcunu ödemek bakımından her gelen vatandaş ile birebir tüm çözüm yollarını irdeleyerek, sonuca varmak için çaba sarf ediyor.

Harita04. 25dükkanin konumlari ve krokis

1 NOLU DÜKKAN

Tütüncü Tekel ve Tütün Ürünleri

Murat Sarıkoç

Bugün tütün ve tütün ürünlerinin satıldığı dükkân, 1955 yılı civarında bakliyat işiyle uğraşan Japon Recep tarafından işletiliyordu. Fahri Alkaya 10 yaşlarındayken, Recep Bey’in Ekin Loncası’ndan buraya geldiğini, pirinç, fasulye gibi bakliyatlar sattığını hatırlıyor. Daha sonraları Bergama’nın en ünlü tabelacısı burayı kiralayarak çalıştırıyor. Ardından arabalar için yedek parça satan bir işletmeye dönüşen bu küçük ama meydana hâkim konumdaki işyeri hiçbir zaman boş kalmıyor. 2016 yılında Murat Sarıkoç (d. Gölcük, 1990) tarafından satın alınan dükkânda günümüzde tütün ve tütün mamulleri satılıyor. Murat Bey aslında uluslararası gemilerde çalışan bir denizciyken gemideki aşçı arkadaşının yönlendirmesiyle yurtdışından, adalardan satın aldığı sigaraları Türkiye’ye getirerek satmaya başlamış ve bu işin oldukça kârlı olduğunu fark etmiş. Anne tarafından Bergamalı olduğundan, 2014 yılında evlendikten sonra burada yaşamaya karar vermiş. 2017’de taşınıp, yerleşmiş. Pub tarzı bir mekân açma düşüncesi varken şehrin buna tam cevap veremeyeceğini düşünerek tütün işine başlamış. Şimdilerde hayatından çok memnun. “Kaçak sigaradan kurtulmayı amaçlayan devlet, açık tütün satışına izin vererek hem kaçağı engelliyor hem de vergisini alıyor. Ama bu da uzun sürmez…” diyor.

FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0109_web.j

2 NOLU DÜKKAN

Yavaş Bakkal

Musa Yavaş

Bakkal olarak çalıştırılan dükkân, 60 sene önce de bakkal olarak kullanılıyormuş. Nebil Türemen’e ait dükkânın kayıtları 1910’lara dayanıyor. Bu süre zarfında işlevi pek de değişmemiş. Kardeş olan Şaban ve Ahmet isimli kişiler ortak olarak çalıştırdıkları dükkândan elde ettikleri kazanç ile yaşamışlar. 

Örenli Köyü’nde 1958 yılında doğan ve büyüyen Musa Yavaş, arabasıyla köylerde dolaşarak her türlü malzeme satışından para kazanarak hayatını sürdürürken gün içinde de satış yapmak ve sattıklarını depolamak için ilk önce Kızıl Avlu yakınlarında bir dükkân kiralamış. 2017 yılında şimdiki dükkânına taşınmış. Ancak müşteri profili hiç değişmemiş: Kırsaldan gelen köylüler. Özellikle pazartesi günleri tabelası bile olmayan bakkal dükkânı dolup taşıyor. Musa Bey, içeride oturduğunda orada bir bakkal dükkânı olduğunu bile anlayamıyorsunuz. “Bilen biliyor zaten, benim müşterim beni tanır, gelir alır.” diyor. Reklama, tanınmaya pek ihtiyacı yok.

02_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0081_we

3 NOLU DÜKKAN

Emir Turizm

Atilla Emir

“Biz buraya geldiğimizde dükkân iki parçaydı; yarısında plakçı vardı. Diğer kısmı ise Hazım Özpehlivan tarafından antikacı olarak kullanılıyordu. Biz birleştirdik, tek mekâna çevirdik” diyor Emir Turizm’in sahibi Damping Hüseyin’in oğlu Atilla Emir. Babası Hüseyin Emir, Fethiye, Marmaris taraflarında seyyar tezgâhta mal satarken dolaşa dolaşa Bergama’ya kadar gelmiş. Önce Soma’da maden ocağında, ardından İstiklal Meydanı’na yakın bir hanın girişinde işportacılık yapmış. Çevresindeki esnaf zamanla kendisini o kadar sevmiş ki han sahibi Hüseyin Bey’i kiracı olarak kabul etmiş. Artık bir dükkânı olduğundan çevre köylerinden getirilen antik dönem para ve antikalar vesilesiyle turizm işletmeciliği dünyası ile tanışmış. İçinde bulundukları dükkânı 80 ihtilalinden sonra satın alarak Kınık Caddesi’nde kendilerine yer edinmişler. Hüseyin Emir’in oğlu Atilla Emir ise 1970 yılı Bergama doğumlu. Abacıhan Sokak’ta büyümüş. Babasının ardından işleri şu anda kendisi yürütüyor. Atilla Bey, köylülerin babasına buldukları eserleri getirmelerinin illegal olmadığını, 1960-70’lerde olağan ve yasal bir durum olduğuna dikkat çekiyor. Babasına getirilen sikkeler veya arkeolojik eser niteliğindeki antikaları Bergama Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi[i]’ne teslim etmişler.Babanın sevecen hali Alman Kazı Ekibi tarafından da biliniyor-

FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0067_web.j

muş. Dönemin kazı başkanı Wolfgang Radt ve kazı fotoğrafçısı Elizabeth Steiner (Nam-ı diğer Taş Hanım) kendisine bugün bu camiada birçok kişi tarafından tanınma fırsatını verecek “Damping” lakabını yakıştırmış. Hüseyin Emir o gündür bu gündür herkes tarafından Damping Hüseyin olarak biliniyor.

 

[i] Bergama Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi: Anadolu’daki arkeolojik yerleşimler arasında en erken keşfedilen antik kentlerden birisi olan Bergama’da, 1865 yılında Pergamon Akropolü’ndeki Bizans duvarı içinde, Zeus Sunağı’nın yüksek kabartmalarının bulunması sonucu, ilk araştırma çalışmaları başlamıştır. 1878-86 yılları arasında C. Humann ve A. Conze tarafından bu çalışmalar resmi kazılara dönüştürülmüştür. Bu kazılar sonrasında gün yüzüne çıkartılan eserlerin korunması amacıyla kazı evi bahçesinde küçük bir depo müze oluşturulmuştur. 1900-13 yılları arasında W. Dörpheld, H. Hepding ve P. Schatzwann tarafından akropolde kazı çalışmaları yürütülmüştür. Akropolde sürdürülen kazılar yanında Asklepion’da da kazı faaliyetlerinin başlaması sonucu ortaya çıkartılan eserlerin artması sebebi ile mevcut bina yetersiz kalmış ve yeni bir müze binasının yapılmasına gereksinim duyulmuştur.

1924 yılında arkeolojik eserlerin bir bölümü, şehir merkezinde yer alan ve 1934 yılından sonra Halkevi binası olarak kullanılmış olan binaya nakledilerek sergilenmeye başlanılmış ve müzecilik hizmeti verilmeye çalışılmıştır. 1928 yılında bu müzenin yönetimine Osman Bayatlı getirilmiştir. Bayatlı, arkeolojik eserlerin yanında bölgenin yakın dönem yaşam kültürüne ışık tutan etnografik eserleri de müze eser koleksiyonuna dahil etmiştir.

1932 yılında Bergama’ya gelen Mareşal Fevzi Çakmak müze kurulması için talimat vermiştir. Türk-Alman işbirliği çerçevesinde Mimarlar Bruno Meyer ve Harold Hanson tarafından Zeus Sunağı planından esinlenen proje kapsamında, eski bir mezarlık alanı olan bugünkü yerinde İzmir Valisi Kazım Dirik’in istemiyle 1933 yılında müzenin temeli atılmıştır. 30 Ekim 1936’da yapımı tamamlanan Bergama Müzesi İzmir Valisi Fazlı Güleç tarafından ziyarete açılmıştır.

01_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0078 (2

4 NOLU DÜKKAN

Pergamon Gallery

Muzaffer Erdoğan

Öncesinde Tahsin Bayansal’a ait olan işyerinin diğer dükkânlarda görmediğimiz üçgen alınlığa sahip giriş cephesi karakteristik bir yapıdadır. 1841 tarihli bir kitabesi de bulunan bina en eski haliyle hırdavat ve sıhhi malzemeler satan bir işyeri olarak hatırlanıyor. Sonrasında kahvaltıcı Eşref Taşkın’ın kayınpederi Mustafa Bey bir süre yoğurtçu dükkânı olarak işletmiş.

 

Bir süreliğine marangozhane olan ve Bayansal ailesinin ilk işyeri olarak kullanılan bina daha sonra manifaturacı Asım Aydoğan’ın oğlu Muzaffer Aydoğan’a (d. İzmir, 1954) geçiyor. Babası Abacıhan Sokak’taki eski postane binasını satın alıp, yerine iki katlı yeni bir bina yaptırıyor. Almanya ile iş ilişkileri olan Muzaffer Bey zamanını daha çok İzmir’de geçirdiği için antika ürünler sattığı dükkânı genellikle kapalı duruyor.

03_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0237_we

5 NOLU DÜKKAN

Ege Koleksiyon Antika

İslam Birsoy

Belediyeye ait mülkün, yanındaki binaların aksine yapısı çok değişmiş ve eternit çatı örtüsüyle sıradan bir duruşu var. Ancak dükkânda bulunan toplama parçalar gerek kendi hallerinde gerekse birbirleri ile görsel bir şölen halindeler. Dükkânın sahibi İslam Birsoy kendisini Makedon asıllı bir göçmen olarak tanımlıyor. Kuzey Makedonya bölgesinde bulunan Köprülü’de, 1954 yılında doğmuş. İnsan ilişkilerinde hemşeriliğe önem veriyor ve günümüz problemlerinin başında saygı ve sevgi gibi iki önemli kavramın eksikliğinin geldiğini dile getiriyor. Çok önceleri Rüştü Usta’nın çalıştırdığı kapı-pencere tamirhanesi, sonrasında Zekeriya Bey tarafından uzun bir süre halı alım-satımı ve antikacılık yaptığı bir işyerine dönüşmüş. Kendisinin İstanbul’a gitmesinin ardından son 8 yıldır İslam Birsoy’un işyeri olan bina eski işlevi ile de uyum içerisinde; hala tamirhane olarak kullanılıyor. Buraya getirilen her türlü dekoratif ürün gerekli ise tamir edilerek yeniden hayata döndürülüyor ve meraklılarına sunuluyor.

FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0114_web.j

6 NOLU DÜKKAN

Boş Dükkan

Hakan Tekel

Günümüz koşullarında gelir gider dengesizliğinin üzerine COVID-19[i] pandemi süreci de eklenince bazı dükkânlar ekonomik hayatına devam edemeyerek kapanmak zorunda kalmış. Rüzgârda sallanmaya devam eden tabelası ile Hakan Tekel de bu işyerlerinden birisi. Sahibi, tabelasını bile almadan dükkânını kapatıp buradan ayrılmış. Dükkân yıllarca süren hizmet hayatına 2020 Temmuz’unda ara vermiş ve şimdilerde yeni sahibini bekliyor. Oysa yıllar içinde çok farklı işlevlerle kullanılmış. Köylerden develerle getirilen meşe palamutları burada ikamet eden Palamutçu Rahmi isimli tüccar tarafından satın alınıyor ve boya yapımında kullanılmak üzere toptancılara veriliyormuş. Rahmi Bey’in vefatının ardından 20-25 sene kadar İsmail İnan tarafından kereste marangozhanesi olarak kullanılan dükkân bir süreliğine tütün tüccarlarını da barındırmış.

 

[i] COVID-19 pandemisi veya koronavirüs pandemisi: 1 Aralık 2019 tarihinde Çin'in Hubei bölgesinin başkenti olan Vuhan'da ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılarak, bir yıl içinde yaklaşık bir buçuk milyon insanın ölümüne neden olan virüs salgını. 

04_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0240_we

7 NOLU DÜKKAN

Tütün Tüccarı

Alliance One

Alliance One, köylülerden tütün alarak üretici firmalara satan aracı bir kuruluş. Dükkânı, tabelacılık yapan Mustafa Akınalp’ten satın almışlar. Bir süreliğine araba yedek parça satışı da yapılan dükkân daha sonra ikiye bölünmüş. Dükkânlarının cephesinde logo dışında hiçbir şey görünmüyor. Gün boyu dükkândan dışarı çıkmayan sahipleri kendilerine gelen kişiler ile pazarlık yapan tüccarlar. Bakkal Musa gibi onların da tanınmaya veya reklama ihtiyaçları yok.

Fatih_KinikCadDSC_0239_web.jpg

8 NOLU DÜKKAN

Çetin Erkek Kuaförü

Erol Çetin

Erol Çetin, Ferizler Köyü’nden gelmiş bir berber ustası. 1984 yılı doğumlu, çiftçi bir ailenin üyesi. 23 yıldır berberlik yapıyor ve geniş bir çevresi var. Kale Mahallesi’nden gelen müşterisi de var, aşağıdaki mahallelerden de, esnaftan da… 15 senedir bu civarda çalışıyor, 7 sene önce bu dükkânı bir bakkaldan satın almış. Ondan da önce işyeri, Fehmi isimli bir hırdavatçıya aitmiş. O da arabasına doldurduğu mal ile tüm köyleri dolaşarak satar, dükkânı hem depo hem de perakende satış mağazası olarak kullanırmış. Bu işyeri ayrıca bir süreliğine bir tabelacı tarafından da kullanılmış.

FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0251_web.j
04_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0244_we

9 NOLU DÜKKAN

Boş Dükkan

Dükkân bugün boş durumda olsa da hikâyesi kayda değer. Bize tüm caddenin hikâyesini anlatan, çok sevdiği caddesinden ayrılmayan Fahri Alkaya’nın babası Vahit Alkaya, 1937’de tenekecilik mesleğine bu küçük dükkânda başlamış. Fahri Alkaya, şimdi bulunduğu işyerinde burayı anlatırken geçen yılların verdiği keyif ve gururdan bahsediyor. Babası Vahit Alkaya tenekecilik işini 1965 yılında vefat edinceye kadar sürdürmüş. Çırak olarak yetişen Fahri Bey, babasının vefatının ardından abisi Hikmet Alkaya ile ortak olarak çalışmaya devam etmiş. 1976 yılında bu dükkândan yolun karşı tarafına taşınmışlar. Abisinin de vefatından sonra Fahri Alkaya baba mesleğini sürdürmüş. 41 yıldır aynı işyerinde, yalnız başına çalışıyor. Fahri Bey ve abisinin ayrıldığı 9 nolu dükkân bir süreliğine kasap, daha sonraları uzun yıllar kahvehane olarak işletilmiş. Kemal Selaniklioğlu’na ait dükkân şu anda boş durumda.

FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0230_web.j

10 NOLU DÜKKAN

Furkan Berber Salonu

İbrahim Ula

İbrahim Ula (d. Bergama, 1981), “el becerisi ve saça şekil vermek gibi tasarım yeteneği” gerektirdiğini söylediği mesleğini 16 yıldır içinde olduğu işyerinde hep gülen yüzüyle sürdürüyor. Kendisine gelen herkesle çok ilgili ve samimi bir portre çizen İbrahim Bey, bitişiğindeki çıkmaz sokakta yaşayan yaşlı insanların bile işlerine yetişmeye çalışacak kadar sıcakkanlı birisi. 10 nolu dükkân aslında bir evin ön bahçesiymiş. Bugün İstiklal Meydanı’nda Arzu Pide ve Lahmacun Salonu’nun olduğu yerde işyeri bulunan Kıvırcık Hasan burayı dükkâna çevirerek uzun süre çalıştıracağı bir hırdavatçı açmış. Ardından iki kez el değiştiren işyeri bundan sonraki dönemlerde hep berber olarak kullanılmış. 2004 yılında dükkânı devralan İbrahim Ula da mesleğini keyifle sürdürüyor.

FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0257_web.j

11 NOLU DÜKKAN

Ataberg Doğal Taşlar

Hilmi Köprülü

Hilmi Köprülü (d. Bergama, 1968) gerçek bir üretken. Eline geçen her türlü malzemeyi eninde sonunda bir amaçla kullanabilen, bu sebeple biriktiren, biriktirdikleriyle üretimler yapan bir zanaatkâr. Araştırarak öğrendiği yöntemler ile doğal taşlardan Bergama temalı birbirinden ilginç ürünler ortaya çıkarıyor, bunları düzenli ve hoş bir sunumla meraklısına ulaştırıyor. Çok titiz ve sabırlı bir yapısı var. Ürettiklerinin birbirini tekrar etmemesini mesleğinin ilkesi olarak kabul etmiş. 2011 yılında açtığı işyeri ile caddenin ticari hayatına en geç katılanlardan. Kendisi de meraklı bir kişiliğe sahip olduğundan dükkânın geçmişine ışık tutmaya çalışmış. İşyerini devraldıktan sonra gelmeye devam eden faturalardan burada Noyan Harputlu isimli bir zahirecinin varlığını biliyoruz. Ondan önce burayı kullanan fotoğrafçı Foto Fahri ismini kendisinden, daha evvel bu dükkânda kalaycılık yapan Süleyman Usta’nın varlığını ise Fahri Alkaya’dan öğreniyoruz. 

12 NOLU DÜKKAN

Boş Dükkan ( eski marangozhane )

Nihat Sayer

Bakıldığında anlaşılması pek mümkün olmasa da anlatılana göre eskiden ev olan bir mekân burası. İnce uzun yapısı incelendiğinde caddeye açılan bir kapı ve iç avlu, en arkada ise bir evin olma ihtimali yüksek. Ev ile ilgili net bilgiler elimizde olmasa da ilk sahibinin Selanik göçmeni Berber Besim Aga lakaplı bir kişi olduğunu öğreniyoruz. 1960’lı yıllarda Laz lakaplı Süleyman Arslan burayı satın alarak kereste işiyle meşgul olmuş. Sonrasında ise dükkânın hikâyesi pek değişmemiş. Ahmet ve Mehmet kardeşler tarafından mobilya üretimi amacıyla atölye olarak kullanılan işyerini 5 Kasım 1984 tarihinde bugünkü sahibi 1967 yılı Bergama doğumlu Nihat Sayer kiralamış ve uzun yıllar marangozhane olarak kullanmış. 1990’ların başlarında yıkılan Kızıl Avlu çevresindeki dükkânından ayrılıp buraya taşınan Nihat Bey, kiracı olarak girdiği dükkânı 1994’te satın almış. Bina, Akif Ersezgin’in belediye başkanlığı döneminde 2003 yılında caddede gerçekleştirilen cephe sağlıklaştırma çalışmaları kapsamında onarılmış ve bugünkü görünümüne kavuşmuş. 14 yıl boyunca mesleğini sürdürüp emekliye ayrılan Nihat Bey sonrasında mekânı kiraya vermeye başlamış. 

2019 yılından 2020 yılının ikinci çeyreğinde pandemi başlayana kadar Güzel İşler Derneği[i] tarafından çeşitli etkinliklerde kullanılan mekân son olarak geçici bir düzenleme ile Sarı Denizaltı Sanat İnisiyatifi[ii] yürütücülüğünde yapılan ve içinde bu çalışmanın da yer aldığı Bir Mahallenin Hafızası: Kale projesinin sergi alanı olarak değerlendirildi.

 

[i] Güzel İşler Derneği (GİD): Üretimi, gelişimi, paylaşımı ve sosyal faydayı hedefleyen çalışmalar yapan, yerelde kurulu uluslararası bir atölye ve deneyim derneğidir. 

https://www.guzelislerdernegi.org

[ii] Sarı Denizaltı: Görsel sanat ve görsel kültür üzerine projeler üreten; sergiler, söyleşiler ve atölyeler düzenleyen, kar amacı gütmeyen bağımsız bir sanatİ nisiyatifidir. 

https://www.saridenizalti.com

05_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0027_we

13 NOLU DÜKKAN

Tütün Tüccarı

Prestij Tütün San.Tic.Aş.

Dükkân cephesinin küçük bir girişi var. Bina aslında Mualla Dikiciler’e ait bir ev fakat yola bakan cephesi yıllardır dükkân olarak kullanılıyor. Prestij Tütün San. ve Tic. A.Ş. isimli ticarethaneye kiraya verilmiş. Hala Göçbeyli ve Ayaskent taraflarında üretilen tütünler bu iş insanları tarafından satın alınıyor. 

AHŞAP KAPILI EV

Boyası çoktan eskimiş ahşap kapılarıyla küçük bir depoyu andıran bu yer aslında arkasında bulunan evin giriş kapısı. Yanındaki ihtişamlı ev ile yarışamayacak kadar mütevazi olan bu kapının ardında çalışan bir oğul ve annesi birlikte yaşıyorlar. Caddede zaman içerisinde yapılan eklemelerden dolayı kaldırımdaki yükselme burada çok net görülüyor. Evin giriş kotu belediyenin yıllar içinde üst üste bindirerek yükselttiği kaldırımdan oldukça aşağıda kalmış durumda. Önünden geçenlere yanındaki dükkânın devamı veya deposu olduğu yönünde bir algı yaratsa da kapının ardında kendi halinde bir hayat devam ediyor.

05_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0262_we

HASAN AKYAR EVİ

Geniş cepheli bu taş ev, şen şakrak üslubu ve özenli giyimiyle her yerde kendini fark ettiren Hasan Akyar’a ait. Bina çok daha önceleri Kahyanın Evi olarak anılıyor çünkü kendisi zamanında hayvan yetiştiriciliği yapıyormuş. Daha sonraları evde Hacıhakim Hamamı’nın yanındaki Eski Buzhane Çıkmazı’nda bulunan oteli işleten Doğan ve Ahmet adlı iki kardeş yaşamış. Alt katı taş, üst katı bağdadi olan iki katlı yapı bir dönem pansiyon olarak da işletilmiş. Üst kat cumbaları oldukça karakteristik olan bina 2003 yılında restore edilmiş.

14 NOLU DÜKKAN

Antika Tutkuner Bergama

Bugün Ecmel Öztüre’ye ait olan bina 1960’larda Cemil Keklik’e aitmiş. Yakın dönemin tanınan iş insanlarından Mithat Öztüre’nin kayınpederi olan Cemil Keklik, Eski Buzhane Çıkmazı’nda Bergama’nın meşhur Ender Gazozları’nı üretmekteydi. Firmasının ismi ise oğlu Ender’in adından gelmektedir. Günümüzde yapının zemin katı Antika Tutkuner Bergama isimli firma tarafından antika ve halı-kilim satışı amacıyla kullanılıyor. Satışa sunulan nesnelerle tıklım tıklım dolu olan dükkân oldukça renkli bir girişe sahip.

06_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0275_we

BOŞ EV

Yalın bir cepheye sahipken kullanılan tuğla malzeme renginin farklılık kattığı evin en dikkat çekici kısmı, inşa edildiği dönemin karakteristiği olarak derin bir niş halinde içeriye çekilmiş olan giriş kapısı. Bodrum katının üstünde tek katlı kagir yapının arka cephesinde küçük bir bahçesi var. Konut işlevi hiç değişmeden kullanılan yapı 19. yy başlarında inşa edilmiş ve sivil mimarlık eseri olarak 1993 yılında tescillenmiş. 

07_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0001_we

15 NOLU DÜKKAN

Birol Halı

İsmail Birol

İsmail Birol (d. Akhisar, 1973), ticaret hayatına geçmişte tütün tüccarlarına ait olan 13 nolu dükkânda başlamış. İşlerini büyüterek, 2000 yılında eskiden ev olarak kullanılan şimdiki binayı satın almış. Ticaret hayatına Birol Halı adlı firmasıyla devam ediyor. Simetrik bir cephe anlayışına sahip tarihi ikiz binaların birleşik tek mekân olan bodrum katında halı satışı yapılıyor. Dükkânın üst katında ise halı, kilim onarımlarının yapıldığı atölyeler yer alıyor. Geçmiş dönemde bina; pulluk, kapı, pencere gibi birbirinden farklı üretimler yapan veya onaran Demirci Ahmet’e aitmiş. Bir süreliğine kamyonet karoseri yaptıktan sonra kendisi de bir kamyonet alıp ticarete başlayınca dükkânı İsmail Bey’in babası Faik Birol ve ailesine satmış.

08_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0268_we
016_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0055_w

16 NOLU DÜKKAN

Boş dükkan ( eski halıcı )

Sarı renkli cephesi, sıra sıra üst kat pencereleri ve kemerli giriş kapısıyla diğerlerinden farklılaşan yapıda yakın zamana kadar İsmail Birol’un kardeşi halı-kilim satışı yapıyormuş. Yapı daha öncesinde ev olarak kullanılmış. Binanın geçmişte Orman Müdürlüğü’nde çalışan Orhan Bey’e babasından miras olarak kaldığını ve sonrasında Birol ailesine satıldığını biliyoruz. Yakın bir tarihe kadar cephesinde asılı halı ve kilimler nedeniyle pek fark edilmeyen bina şimdilerde cephesinin ortaya çıkmasıyla daha dikkat çekici durumda.

BOŞ ARSA

Bugün Bakkal Musa Yavaş‘ın kullandığı dükkânda bir dönem ticaret ile uğraşan Şaban ve Ahmet kardeşlerin evi, Doğu Çıkmazı Sokağı’nın köşesindeki boş arsadaymış. Aile ismi veya lakabı olmalı ki burası halk arasında Nebillerin Evi olarak da bilinirmiş. Daha sonra bina yıkılmış ve bugüne kadar köşe parsel boş kalmış. Şimdi üzerinde ‘satılık arsa’ tabelası var. Alman Arkeoloji Enstitüsü arşivlerinden elde edilen fotoğraflarda yol cephesinde ön bahçesi olan büyük kütleli ev görülebiliyor.

09_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0277_we

17 NOLU DÜKKAN

Deryal Oto ve Halı Yıkama

Faik Deryal

Doğu Çıkmazı Sokağı’ndan karşıya geçildiğinde büyük ve boş bir alan ile karşılaşılıyor. Bu alanda günümüzde oto ve halı yıkama işletmesi var. Deryal Oto ve Halı Yıkama ismiyle çalıştırılan işletmenin sahibi 1967 yılında Siirt, Kurtalan’da doğan Faik Deryal. Daha öncesinde de aynı işlev ile çalıştırılan dükkân oldukça yoğun bir iş trafiğine sahip. Tarihi doku içerisinde turizm odaklı birçok halıcının arasında bulunan işletme daha çok modern halıların yıkandığı, otomobillerin temizliğinin yapıldığı bir işyeri durumunda. Sağ üstte yer alan hava fotoğrafında görüldüğü gibi bu alan içerisinde bulunan ve caddeye cephesi olan iki katlı yapı dönemin Sanat Okulu binası. Ortaokul olarak hizmet veren yapıya 1959-60 yıllarında lise bölümünün eklenmesi ile enstitüye dönüşmesinin ardından tesviye ve ahşap bölümleri de dahil edilmiş. 1963’te geçici binaya taşınan enstitü, sonrasında günümüze kadar kullanılacak olan Endüstri Meslek Lisesi’nin bulunduğu alana taşınmış. Buradaki yapı ise sonrasında Kız Sanat Okulu’na dönüşmüş. Sonraki yıllarda bu okul da Abacıhan Sokak’ta bulunan, bugün İlçe Halk Kütüphanesi olarak kullanılan taş binaya taşındıktan sonra sanat okulu eski binası yıkılmış ve günümüze ulaşamamış.

010_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0282_w

18 NOLU DÜKKAN

Aklar Gıda

Ahmet Aklar

Kınık Caddesi’nde Rum vatandaşların yaşadığı dönemde meyhanelerinin bulunduğu bölge Meyhane Boğazı olarak anılırmış. Bugünkü Dede Sokak ve Mahmut Şevket Paşa Caddesi’nin birleşimine denk gelen alanda bir de Hıristiyan mezarlığının varlığından bahsediliyor. Günümüzde bu boğazın bir köşesinde Ahmet Aklar’ın bakkal dükkânı bulunuyor. 1963 yılında dükkânın üst katındaki evlerinde doğan Bakkal Ahmet Bey’in ailesi Bergama’ya, yaklaşık 100 sene önce Arnavut göçmeni olarak Kosova’dan gelmiş. Bankalar Caddesi’ndeki Karadut Dibi’nde peynirci dükkânının olduğu binada babası ayakkabı satarak ticaret hayatına başladığı dönemde Ahmet Bey’de onun yanında çıraklık yapmış. Daha sonra kendilerine ait olmayan bir bakkalda çırak olarak, ardından 5 yıl süreyle de matbaada çalışmış. 1984 yılında kendi işini yapmak için Aklar Gıda’yı açan Ahmet Bey o günlerden bugüne mahalledeki tüm değişime yakından tanıklık ediyor.

FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0295_web.j

19 NOLU DÜKKAN

Pergamon Art E-satış

Hülya Akyar

Meyhane Boğazı mevkiinde, Aklar Gıda’nın karşı köşesinde bulunan, taş malzemeden yapılmış tek katlı dükkân Hülya Akyar’a (d. Bergama, 1964) ait. Kendisi aslen Yunanistan muhaciri ve doğma büyüme Bergamalı. 7 yıl kadar önce Pergamon Art firmasına yenilikçi bir anlayış getirerek elektronik satış sistemine geçmiş. Eşiyle birlikte uzun yıllar işlettiği ticarethaneden ayrılarak bu işi aynı marka adı altında, elektronik satış yöntemiyle, mekânı bölerek ayırdıkları işyerinin kendi kısmında sürdürüyor. Kendisine getirilen veya bulduğu halı ve kilimler, gerektiğinde, dükkânın arkasında oluşturduğu köşede iki iş arkadaşı tarafından onarılıyor. Hülya Hanım bu ürünleri Amerika’da yaşayan ve restoran işleten çocukları Caner ve Kader aracılığı ile oluşturdukları internet sitesi ve sosyal medya ortamında satışa sunuyor. Kurmuş oldukları internet sitesinde onlarca halı ve kilim var. Daha öncesinde demirci olan dükkânın devamı niteliğindeki bölünmüş yapı; iç mekân bağlamında özellikle tavan döşemesinde kullanılan tonoz mimarisiyle ilgi çekiyor.

FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0372_web.j
011_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0377_w

20 NOLU DÜKKAN

Pergamon Art

Hazım Özpehlivan

Hazım Özpehlivan (d. Bergama, 1953) 67 yaşında ve hala dükkânının önünde oturarak müşterileri ve arkadaşları ile sohbet etmekten büyük keyif alıyor. Pergamon Art ismini verdiği işletmesini iki dükkânı birleştirerek zamanla büyütmüş. 1974’te buraya geldiğinde bina bir demirci dükkânıymış. Köşeye bakan kısmında ise ayrı bir parselde Göçmen İhsan’ın bakkal dükkânı varmış. Bir dönem de kahvehane olan iki işyeri sonrasında tamamen demirciye dönüşmüş. Hazım Bey, 35 yıl boyunca her yılın 6 ayını Bergama’da satış yaparak, 6 ayını ise İtalya’yı kazan kepçe dolaşıp iş bağlayarak geçirmiş. Tüm sorunlarına rağmen işini o kadar çok seviyor ki akşamları bile dükkânında kalıyor.

FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0101_web.j

21 NOLU DÜKKAN

Tahsin Bayansal

Kapısının üzerinde yazdığı gibi sadece Tahsin Bayansal’ın kendi ismi ile markalaşan bir mekân. Ailesi 1800’lerde Trabzon’un Çaykara köyünden Bayburt’a taşınmış ve Tahsin Bey 1950 yılında orada doğmuş. Asıl mesleği bakırcılık ve kalaycılık. 1957’de Menemen’e gelip züccaciye işine başlamış ve özellikle bakır ürünler satmış. 1960’larda al-sat işleri yaptıktan 18 yıl sonra Bergama’ya taşınmış. Birçok iş arkadaşı gibi Tahsin Bey de köylerde başladığı al-sat ticaret hayatını, 1979’da satın aldığı yine Kınık Caddesi’nde bulunan bir önceki işyerinde babasıyla birlikte sürdürmüş. 1989’da babasının vefatıyla iş hayatına kendi başına devam etmiş. Bu süreçte evlenmiş, iki erkek, bir kız çocuğu dünyaya gelmiş. 2006’da şimdiki dükkânına taşındığında bina iki bölüm halindeymiş. Yarısında bakkal Hasan Bey diğer kısmın da ise marangoz Abdullah Rıza Bey’in işyerleri bulunuyormuş. Tahsin Bey iki mekânı birleştirip tüm iş yaşamını buraya taşımış ve hiç bıkıp usanmadan 24 yılını burada geçirmiş. İnsanlarla iletişim halinde olmaktan, tarih ve kültürel miras odaklı çalışmaktan büyük mutluluk duyduğunu söylüyor.

FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0210_web.j
012_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0008_w

22 NOLU DÜKKAN

Ottoman Antiques

Muzaffer Narman

Muzaffer Narman, 1971 Bergama doğumlu. Dükkânında çok sayıda halı-kilim ve antika ürünler var. Zaman zaman dükkâna oğlu ile birlikte gelerek ona çıraklık yaptırıyor

014_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0023_w

23 NOLU DÜKKAN

Tarzan Halı Kilim

Sadettin Kuşak

Sadettin Kuşak -nam-ı diğer Tarzan- ve kardeşi Hulisi Kuşak (d. Pütürge, 1964) halı alım satımı ve tamiri yapıyorlar. Sadettin Bey, 1961 yılı Malatya, Pütürge doğumlu. 3 yaşında gittiği İstanbul’da, okul yıllarında çırak olarak girdiği halı tamircisinde yetiştirmiş kendisini. İstanbul’da çalışırlarken halı toplamaya gelip gittikleri Bergama’ya 1981 yılında tekrar ayrılmamak üzere yerleşmişler. Tamir etmek ve yeniden kullanmak onlar için büyük keyif. Dükkânda hiç üretim yapmıyorlar ancak buldukları halı, kilimleri onarmak da bir nevi üretim onlar için. Hassas oldukları konu ise kullanılan malzemenin doğal olması. Yapay ürünleri atölyeye asla kabul etmiyorlar ve karşılarındaki insanların dürüstlüğü onlar için çok önemli. Sadettin Bey kardeşi Hulisi Bey’in özellikle cicim motifli kilimlerin tamirinde iyi bir usta olduğunu söylüyor. Sadettin Bey de mesleğine o kadar bağlı ki “Bu işi bırakırsam hasta olurum.” diyor. İçinde bulundukları bina buraya geldiklerinde de halı, kilim satan bir dükkânmış. İşyerleri aslında üç katlı betonarme bir evin zemin katı. Çok öncesinde burada yaşayan Garip Ali adlı kişiye ait daha eski bir evden bahsediliyor. Yıkılan evin yerine yapılan yeni binanın sahipleri üst katta oturuyor. 

FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0031_web.j
FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0064_web.j

24 NOLU DÜKKAN

Mayamore Cafe - Bar

Nilgün Davul

Garip Ali’ye ait evin yerine yapılan betonarme binanın altındaki ikinci dükkân 2010 yılında depodan kafeteryaya dönüştürülmüş. 2020 yılının ortalarına kadar Red Basilica Kafe olarak işletilen mekân el değiştirince Mayamore Cafe-Bar adını almış durumda. Kafeterya ve bar olarak çalıştırılan işletmenin sahibi Nilgün Davul, İzmir doğumlu. Nilgün Hanım Kozak’a ilk kez uğradığında hayran kalıyor ve burada bir işletme açmak istiyor. Yukarıbey Köyü girişinde satın aldığı arsada konaklama ve restoran üzerine tasarladığı tesisin inşaatı devam ederken kendisi de Bergama’yı tanımak üzere bir arayışa giriyor. O günlerde Red Basilica Kafe’nin sahibi olan Fatih Dalay ile görüşmesi sonrasında burayı devralıyor. Halka ilişkiler uzmanı olan Nilgün Hanım mekânında her türlü iş ile ilgilenmekten büyük keyif alıyor. Kendisini güçlü ve savaşçı bir kadın olarak niteleyen Nilgün Hanım, bunu felsefi bir altyapıyla ilişkilendirip kızı Maya’nın ismini de kullanarak “Mayamore” ismini oluşturmuş. İç mekân resimlerinden, logosuna kadar kurumsal kimliğinin tüm detaylarını yakın dostlarıyla birlikte oluşturmuş. Betonarme bir yapının deposundan 10 yıl önce dönüşen mekâ, bir dönem arka sokağındaki Red Basilica Otel’in lobisi olarak da işlevlenmiş.

FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0326_web.j
017_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0333_w

KINIK CADDESİ'NİN İKİ KOLA AYRILMASI

Bu noktadan itibaren Kınık Caddesi iki kola ayrılıyor. Kurtuluş Savaşı’nın sona ermesi ile uzun bir dönem askeri kışla olarak kullanılan ve halk arasında Topçu Kışlası olarak adlandırılan alandaki yapıların kaldırılmasından önce; Kozak-Kınık yol bağlantısı için yamaçtan yukarıya çıkılarak Akasya Park önünden devam eden yol kullanılıyordu. Bu sebeple buradan yamaca doğru dönen yolun adı da Kınık Caddesi’dir. 1990’larda yolun kışla alanından geçmesiyle Kınık Caddesi yeni güzergâhına kavuşmuştur.

CADDEDE YER ALAN DİĞER KONUTLAR

İki aracın zorlanarak geçebileceği genişlikte olan yol üzerinde sol köşe başında Mehmet Ali Taşkıran çatısı olmayan evin içinde, ağaçların altında kendine kurduğu bahçede zaman zaman yakın arkadaşlarını ağırlıyor. Onun yanındaki evde ise 2017 yılında İstanbul’dan taşınarak Bergama’ya yerleşen Sarı Denizaltı Sanat İnisiyatifi’nin kurucuları Günseli Baki ve Yücel Tunca çifti oturuyor. Bitişiklerindeki, Bergama doğumlu Fatih Dalay’a ait olan taş ev boş durumda ancak restorasyon projeleri tamamlamış. Yakın bir zamanda restoran ve kafeterya olarak hizmete açılması planlanıyor. Bunun hemen yanında, balkonundaki sarmaşıkların sokağa renk kattığı iki katlı evde ise Saniye Acar yaşıyor.

018_FatihKurunaz_KinikCaddesi_DSC_0352_w

25 NOLU DÜKKAN

Red Basilica Hotel

Ekrem Karakaya

Caddede bulunan son işyeri, bir hotel binası. 2017 yılında el değiştiren iki katlı kagir[1] bina günümüzde Fatih Dalay’a ait. İşletmecisi Ekrem Karakaya (d. Ağrı, 1969) burada tek başına çalışıyor. Kendisi Ağrı’dan 45 yıl önce Bergama’ya gelmiş. Sabırlı ve çalışkan bir yapısı var. Mesleği inşaat ustalığı olan Ekrem Bey, restorasyon sürecinde imalatını yaptığı binanın bugün işletmecisi olmaktan çok memnun. Hem de turizmin en düşük zamanını yaşarken ve üstüne eklenen pandemiye rağmen... 19. yy’a tarihlenen bina özgün işleviyle konut olarak kullanılırken günümüz ihtiyaçlarına göre bir hotele dönüştürülerek tarihi atmosferde tatil yapmak isteyen insanlara konaklama imkânı yaratılmış.

 

[1] Kâgir; sıfat. (kâ:gir) mim. Taş veya tuğladan yapılan (yapı), kârgir: Kâgir ev.

FatihKurunaz_KinikCaddesi_i_DSC_0360_web
Kale-Mah.jpg
bottom of page