FİKRİYE ERTOP
FOTOĞRAFLAR VE METİN: RABİA BAŞA
1956 yılında Kale Çeşme Sokak’ta dünyaya gelen Fikriye Ertop, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik dönemlerinin tüm anılarıyla hala aynı evde yaşıyor. Kale Çeşme Sokak ve evi tüm değişimiyle onun hafızasında ve ruhunda. Fikriye Hanım’ın anne ve babası da Bergama’da doğup büyümüş. Büyükannesi ve büyükbabası Yunanistan göçmeniymiş fakat onları hiç görmediği için göç hikâyelerini bilmiyor. İlkokula Bergamalı Kadri İlkokulu’nda başlayan Fikriye Ertop, üçüncü sınıfta yaşadığı romatizma hastalığı nedeniyle okulu bırakmak zorunda kalmış. İlkokulu bitirmek için daha sonra sınavlara girmiş ve diplomasını almış. Sürekli bir işte çalışmamış...
devamı için...
CAVİDAN ÇOBANOĞLU
FOTOĞRAFLAR VE METİN: SEDA TULUN
Cavidan Çobanoğlu, kendi deyişi ile ‘Cumhuriyet’in onuncu yılında’, 1933’te Ayvalık'ta dünyaya gelmiş. Annesi Emine Keklik (d. 1893) ve babası Eşref Keklik (d. 1888) Üsküp'ten iki erkek çocuklarıyla birlikte gelmişler Türkiye'ye. Eşref Bey Üsküp'ten Türkiye'ye taşınan yedi erkek kardeşten üçüncüsüymüş. Cavidan Hanım, “Babamlar Üsküp'te bakkal işletiyormuş, oradaki bütün varlıklarını bırakıp Türkiye'ye gelmişler. Çalışıp burada yeni bir hayat kurmuşlar.” diye anlatıyor. 22 Eylül 1939’da meydana gelen ve büyük bir yıkıma neden olan Dikili Depremi’nden sonra ailesi, Cavidan Hanım'ın hala oturduğu bu evi satın alıp Bergama’ya taşınmışlar. Evin ilk sahibinin bir Rum doktor olduğu biliniyor. Mübadele öncesi sokaklarında bir şarküteri, bir manifaturacı ve bir bakkal toptancısı; tam karşılarında ise bir şaraphane bulunmaktaymış. Geçmiş günlerin birinde Cavidan...
devamı için...
EFE NAZIM
ARSLANÇELİK
FOTOĞRAFLAR VE METİN: AYFER YILDIZ
Efe Nazım Arslançelik, 6 Ocak 1993’te İzmir, Karşıyaka’da Muhsine Hanım ile Özcan Bey’in ilk çocukları olarak dünyaya gelir. Kökeni anne tarafından Yugoslavya’ya, baba tarafından ise Kafkasya’ya dayan Özcan Arslançelik’in anne tarafından dedesi Ahmet Akıtürk, I. Balkan Savaşı sırasında göçe tabii tutulan Türkler arasındadır. Ahmet Akıtürk ailesi ile birlikte Yugoslavya’dan yola çıkarak ilk önce Selanik’e gider, oradan Anadolu’ya gönderilmek üzere bir trene bindirilirler. Her tren Anadolu’nun farklı bir yerine doğru yola çıkmaktadır. Onların bindiği trenin son durağı Konya olur. Ahmet Bey birkaç yıl Konya’da yaşadıktan sonra, İzmir, Bergama’ya yerleştirmiş olan kardeşi Mehmet Akıtürk’ün yanına gelmeye karar verir. Bergama’da Kale Mahallesi’nde bir ev satın alıp yerleşir; inşaat ...
devamı için...
MAKBULE ÇELEN
FOTOĞRAFLAR VE METİNLER: TUĞBA YILMAZ
Makbule Çelen, 1934, Bergama doğumlu. 86 yıldır Kale Mahallesi’nde, 60 yıldır ise Domuz Alanı’nındaki, gözünden bile sakındığı asırlık evinde yaşıyor. Gençliğinde tütün tarlasında çalışsa da özellikle evliliği sonrası hiç çalışmamış. Göz ameliyatı dışında, kendi deyişiyle ‘vücudunda herhangi bir arıza oluşmamış’ ama artık yürümekte zorlanıyor ve bu yüzden çok sevdiği evinden dışarıya pek adım atmıyor. Kale Mahallesi’nin, Kurtuluş Mahallesi kısmındaymış baba evi. Babası Nevrakop göçmeni. Nevrakop günümüzde, Bulgaristan’ın güneybatısında, Yunanistan ...
devamı için...
AYŞE ÜREGEN
FOTOĞRAFLAR VE METİN: NESRİN ERMİŞ PAVLİS
Büyükannemden yadigâr Ayşe Üregen'in tatlı dillerine hayran olmamak mümkün değil. Sıkça kullandığı "şohi" kelimesi kesinlikle ona çok yakışıyor. Şohi güler yüzlü, şen, tatlı dilli demek. "Sen var ya, çok şohisin." diyorum kıkırdıyor ve kahkaha atarken kahkahasının İstiklal Meydanı'ndan duyulduğunu ve insanların ona "Eh be kardeşim! Allah sana çifte ciğer mi verdi?" diye takıldığını anlatıyor. Sesinin çok güzel olduğunu, bütün adalı kızlar gibi çok güzel şarkı söylediğini ve bunun da adanın havasından suyundan kaynaklandığını söylüyor. Hem güler yüzlü hem tatlı dilli bu şohi kadına tüm mahalle bayılırmış: "Mahalleli benim laflarıma hayran olurdu. Encik boncuk bizim eve gelir, güldür bizi Ayşe Teyze, derlerdi." diyor. ...
devamı için...
CENGİZ KIZILIK
FOTOĞRAFLAR VE METİN: BURCU IŞIK
Bergama ve çevresini 1919-1922 yılları arasında işgal eden Yunan ordusuna karşı direniş gösteren on dört efeden Adalı Mehmet Efe’nin* torunu Cengiz Kızılık, 1944 yılında Kale Mahallesi’ndeki Turgut Sokak’ta Ahmet ve Fatma Kızılık’ın oğlu olarak dünyaya geldi. Cengiz Bey’in dedesinin babası Aydınlı Şerif Efe, Birinci Dünya Savaşı öncesinde görev gereği Midilli’nin Çömlek Köyü’ne (Skalochori) yerleşmişti. Adalı Mehmet Efe burada doğdu. Anadolu’da Kurtuluş Savaşı başladığı sırada Aydınlı Şerif Efe Midilli’de mücadele verirken hayatını kaybedince Adalı Mehmet Efe annesi ve kardeşleriyle Dikili üzerinden ilk olarak Kınık tarafına gitmiş ama orayı sevmeyince Bergama’ya geçmişler...
devamı için...
AYFER ŞAŞMAZER
FOTOĞRAFLAR VE METİN: FATİH KURUNAZ
İstiklal Meydanı’ndan Kale Mahallesi’ne doğru ilerlendiğinde tam karşıda Talatpaşa Mahallesi’ne bağlı Abacıhan Sokak’a ulaşılır. Bir dönemin en tanınan sokaklarından Abacıhan’da, yokuştan yukarıya doğru birbirinden güzel tarihi evlerin arasından yürüyerek 14 Eylül Okulu’na varılır. Burası mahalledeki eğitim verilen tek okul olmasının dışında 1960’lara kadar Zoodohu Pigis[i] (Yaşam Pınarı) Kilisesi’ne ev sahipliği yapan alandır. Okulun önündeki yoldan Küçük Alan’a[ii] doğru gidildiğinde Alp Sokağı’nın tam karşısında iki katlı, beyaz cepheli ve mavi boyalı söveleri olan bir ev görülecektir. Burası Ayfer Şaşmazer’in ailesiyle birlikte 34 yıldır yaşadığı ve içerisinde hayatının en önemli dönemini geçirdiği evdir. Kapısı sürekli açık olan evin girişinde sineklere geçit vermeyen tül perde içerisinin görünmesini engeller ancak hoş bir sohbet veya televizyon sesi ...
devamı için...
ALİ YURTSEVEN
FOTOĞRAFLAR VE METİN: ARZU ECE ŞAHİN
Ali Yurtseven, 1941 yılında Yunanistan’da, Ayşe ablası ve Salih abisinden sonra ailesinin son çocuklarından biri olarak ikizi Selver Hanım ile birlikte dünyaya geliyor. Aile 1949 yılında İskeçe’den Bergama’ya göçüyor. Bergama’ya geldiklerinde sekiz yaşında olmasına rağmen o günleri biraz da olsa hatırlayan Ali Bey, Yunanistan’da önceleri bir Türk köyünde yaşadıklarını, hatta köylerinde sadece değirmencinin Rum olduğunu söylüyor. Daha sonra İskeçe merkeze taşınıp orada hayvancılıkla geçimlerini sağladıklarını; 1941 senesinde amcası Hasan Bey’in Bergama’ya göçtüğünü, ondan sekiz yıl sonra da babası Yusuf Bey’in abisinin yanına, Türkiye’ye gitme kararı aldığını anlatıyor...